SERVİSTE UNUTULARAK ÖLÜMÜNE SEBEP OLUNAN ALPEREN HAKKINDA AÇIKLAMA

İzmir’in Çiğli ilçesinde kreşe gitmekte olan daha 3 yaşındaki minik Alperen’in kreş servisinde unutularak havasızlıktan aramızdan ayrılması ile yüreklerimiz bir kez daha yanmış durumda.

Çocuklara yönelik ihmal ve istismarın ne yazık ki acı bir örneğine daha Türk Milleti olarak acı bir şekilde şahit olmaktayız. Türkiye Cumhuriyetinin emaneti olan çocuklarımızın en temel hakları olan yaşam hakları ve eğitim hakları iken bu hakları yeterli ve gerekli ölçüde sağlanmamaktadır. Gerek Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasımızda devletin çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunması için tüm önlemleri alacağı belirtilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yegane geleceği olan cocukların eğitim aldıkları kurumlarda gerekli denetimin yapılmadığı, ilgili çalışan, müdür, öğretmen, personellere gerekli ve yeterli eğitimlerin verilmediği ortadadır. Bizler Türk Milliyetçisi avukatları olarak her şeyin üzerinde tuttuğumuz geleceğimizin temeli olan Alperenlerimizin, Özgecanlarımızın aramızdan ihmal ve istismarlar neticesinde yitip gitmemeleri için sorumlular hakkında başlatılan hukuki sürecin takipçisi olacağımızı, Türkiye Cumhuriyetinin temeli ve geleceği olan çocuklarımıza sahip çıkıp bu tür olayların tekrarlarının yaşanmaması için üzerimize düşen gerekli eğitim çalışmaları yapacağımızı ve hukuki girişimlerde bulunacağımızı Türk Milliyetçisi Avukatlar olarak Türk kamuoyuna saygıyla bildiririz.

Aramızdan ayrılan minik Alperenimize Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabırlar dileriz.

HUKUKİ MÜCADELE DERNEĞİ

İL VE İLÇE MÜFTÜLERİNE NİKAH KIYMA YETKİSİ VERİLMESİNE DAİR YASA TASARISINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

İL VE İLÇE MÜFTÜLERİNE NİKAH KIYMA YETKİSİ VERİLMESİNE DAİR YASA TASARISINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

25 Temmuz 2017 tarihinde, Bakanlar Kurulu tarafından TBMM’ye sunulan “Nüfus Hizmetleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısının” 6.maddesi ile il ve ilçe müftülüklerine de resmi nikah kıyma ve evlendirme memurluğu yetki ve görevi verilmesi gündeme getirilmiştir.

Türkiye Cumhuriyet Anayasasının “Cumhuriyetin Nitelikleri” başlıklı ikinci maddesi uyarınca; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”  Yine Türkiye Cumhuriyet Anayasasının “Değiştirilemeyecek Hükümler” başlıklı dördüncü maddesi uyarınca; “Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”

Açıkça Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 4.maddesi ile değiştirilemeyecek ya da değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek hükümlerden sayılan ve 2. maddesi ile hüküm altına alınan “laiklik” ilkesine aykırı şekilde; sadece müftülere tanınan bir yetki ile Medeni Hukuk’un temel akitlerinden birisi olan evlilik akdini kurma yetkisinin dini görevleri yerine getirilmesi ile görevlendirilen bir yetkiliye devrinin, hukuka aykırı olduğu açıktır. Maksat dini vecibelerin yerine getirilmesinin kolaylaştırılması ise mevcut mevzuat uyarınca resmi nikah akdini yapan çiftlerin talep edenlerin imam nikahı olarak adlandırılan dini vecibelerini yerine getirmelerini  engelleyen hiçbir mevzuat hükmü de bulunmamaktadır. Bu durum ileride diğer din ve mezhep mensuplarının kendi dini vecibeleri doğrultusunda nikah kıyma yetkisini talep etmelerini ve dinin hukuki bir sözleşme olan nikah akdinin tescilinde önemli bir ayrışma noktası haline gelmesine sebep olması sonucunu doğuracaktır ki, bu durumun da toplumsal barışı zedeleyerek ayrışmalara yol açacağı aşikardır.

Devletin temel görevi toplumsal ayrılıkları değil toplumsal kaynaşmaların önünü açmak olup, teklifin buna hizmet etmediği görünen gerçektir. Amaçlanan resmi nikahtan sonra isteyenin kıydırdığı dini nikah işleminin, daha düzenli ve güzel ortamlarda yapılabilmesi ise bu durum diyanet işleri başkanlığının müftülüklere göndereceği bir yazı ile mümkündür ve buna bir diyeceğimiz yoktur. ama resmi nikah işleminin müftülüklerce de yapılması, belirttiğimiz üzere anayasamıza aykırı olduğu gibi toplumsal barışımıza da hizmet etmez.

Hal böyle iken; doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ikinci maddesindeki “laiklik” hükmüne aykırılık teşkil etmesi sebebiyle hukuka aykırılığı tartışmasız bir hükmün, TBMM’ye tasarı olarak getirilmesi hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmayacaktır. Bu durum ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 4.maddesinin de etrafından dolaşılması sonucunu da doğuracağı ve anayasa ile güvence altına alınan ilkelerin kanun ile bertaraf edilmesinin yolunu açacağı kaygısındayız.

Nüfus Hizmetleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısının Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının temel ilkelerine aykırılık teşkil edecek söz konusu maddenin yetkili makamlar tarafından gerekli hukuk devleti hassasiyeti ile kanunlaşmaması yönünde irade göstermelerini ve bu konuda gerekli adımları atmalarını bekliyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

HUKUKİ MÜCADELE DERNEĞİ

12 HAZİRAN ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE GÜNÜ AÇIKLAMASI

12 HAZİRAN ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE GÜNÜ AÇIKLAMASI

Çocuk işçiliği gelişen dünyanın olduğu gibi ülkemizin de en önemli sorunlarından birisidir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve TUİK tarafından yayınlanan istatistikler çalışan çocukların önemli oranda eğitim hakkının da gasp edildiğini ortaya koymaktadır. Dünya’da her 5 çocuktan biri çalışmak zorunda bırakılırken, bu çocuklar sağlıklı bir çevreden ve temel özgürlüklerden de mahrum kalmakta, fiziksel, sosyal, kültürel, duygusal ve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılmaktadır. Türkiye’de yaşayan bir milyondan fazla çocuk, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor. Bu çocukların 400 binden fazlası, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinden biri olarak tanımladığı mevsimlik gezici tarım işçiliğinde çalışıyor. 2012 yılına kadar istihdamda olan çocuk işçi saysındaki düşüş eğilimi 2012 sonrasında ev işlerinde çalıştırılan çocuk işçiliğine dönüşerek artışa geçtiği gözlemlenmektedir. Bu süreçte çocuk işçiler ücretsiz işçi ya da ucuz işgücü olarak en çok sömürülen kesimi oluşturmaya devam etmektedir. Özellikle mülteci konumunda ülkemize gelen çocukların ucuz ve kayıtsız işgücü olarak çalıştırıldığı anlaşılmaktadır.

Hukuki Mücadele Derneği olarak yetkili mercileriden çocuk işçiliğinin önlenmesi konusunda gerekli tedbirlerin alınmasını ve kamuoyununun ise bu konuda yeterli duyarlılığı göstermesini diliyor, bu konudaki mücadeleye katılmaya çağırıyoruz.

Çünkü çocukların tek işi çocuk olmaktır.

HUKUKİ MÜCADELE DERNEĞİ

HUKUKİ MÜCADELE DERNEĞİ İFTAR YEMEĞİ