ALMANYA PARLEMENTOSU TARAFINDAN KABUL EDİLEN ERMENİ SOYKIRIM YASASI HAKKINDAKİ AÇIKLAMAMIZ!

Sayıları dokuz milyonu bulan Avrupalı Yahudilerin aşağı yukarı üçte ikisinin öldürüldüğü “Yahudi Soykırımı”nın mimarı, Almanya Federal Cumhuriyeti’nin II. Dünya Savaşı esnasında bir milyon üzerinde Yahudi çocuk, aşağı yukarı iki milyon Yahudi kadın ve üç milyon Yahudi erkeği Almanya ve Almanların işgal ettiği sınırlar içerisinde, 40.000 üzerindeki bir tesis ağı kurarak sistemli bir şekilde soykırıma tabi tutmuş olduğu tüm Dünya’nın malumudur.

Yahudi soykırımının müsebbibi Almanya Federal Cumhuriyeti, kendi bozuk siciline ve işlediği insanlık karşıtı suçlara bakmaksızın, tarih önünde utanmaksızın Osmanlı İmapratorluğu’nun 1915 yılında Ermeni olaylarını, tarihi gerçeklere aykırı bir şekilde, bilimsel verilere dayanmaksızın, lobi çalışmalarının neticesi olarak siyasi maksatlarla kabul ettiği bir kanun ile “soykırım” olarak kabul etmesi ve adlandırması Türk Milleti açısından kabul edilemez bir vakıadır.

Ülkemizin kurucusu büyük önder Atatürk Nutuk adlı eserinde; “Kuşku edilmemesi gerekir ki, Ermeni soykırımı üzerine söylenen sözler gerçeğe uygun değildir. Tam tersine güney bölgelerinde yabancı kuvvetlerce silahlandırılan Ermeniler, koruyucularından yüz bularak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmakta idiler. Öç alma düşüncesiyle her yerde acımasızca öldürme ve yok etme yolunu tutmakta idiler.” ifadesine yer vermiştir.

Ferit Paşa Kabinesi’nde İçişleri Bakanı sıfatıyla aziz milletimizin bağımsızlık ve geleceğini yok etmeye azimli hainlerden biri olan Cemal Bey, ilk icraatına milletin namus ve tarihini lekelemekle başlamış, İstanbul’daki Türkçe Gazeteleri bırakarak, Galata’da Fransızca yayınlanan bir gazeteye, yabancı kamuoyunu etkilemek için hain telkinlerde bulunmak üzere, Türkiye’de 800 bin Ermeni katledildiğini açıklamış, Ermeni davasını Paris’teki Bousturyar Paşa’dan daha ateşli bir kalp ile savunurken masum Türk Milleti’nin soyluluğuna çirkin bir iftira lekesi sürmüştür. Erivan’dan tehcir ve doğu illerinin enkaz ve harabesi altında Ermeni mezalimi ve ihanetinin kurbanları olan yüz binlerce Müslüman kardeşimizin iskeletleri ortadayken, Osmanlı Devleti’nin bir bakanı sıfat ve yetkisiyle Fransızca bir gazeteye, tamamı kayıtlı, 800 bin Ermeni’nin katledildiğini açıklayan akılsız ve vicdansız bakan, bu sözleri ile Paris’te çalışan Büyük Ermenistan kurma hayallerine hizmet etmiş ve hiç kuşkusuz bu hizmet ile ödülsüz de kalmamıştır.

Maraş’taki o vahim ve yürek dağlayan olay bu yüzden meydana gelmiştir. Yabancı kuvvetlerle birleşen Ermeniler, top ve ağır makineli tüfeklerle Maraş gibi eski bir Müslüman kentini yerle bir etmişlerdir. Binlerce güçsüz ve günahsız ana ve çocukları tepeleyip yok etmişlerdir. Tarihte bir benzeri daha görülmemiş olan bu katliamı yapanlar Ermenilerdir. Müslümanlar ancak namuslarını ve yaşamlarını korumak kaygısıyla karşı koymuş ve savunmada bulunmuşlardır.

Adana ili içindeki Müslümanlar, tepeden tırnağa kadar silahlandırılan Ermenilerin süngü baskısı altında, her dakika ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Canını ve bağımsızlığını korumaktan başka bir şey istemeyen Müslümanlara karşı uygulanan bu kıyım ve yok etme politikası, uygar insanlığın dikkatini çekecek, acıma duygularını uyandıracak nitelikte iken, olayların tam tersini ileri sürmek ve bundan vazgeçilmesini istemek gibi bir davranışa nasıl güvenilebilirdi?” diyerek o günkü olayları açıklamış ve soykırım iddialarını reddetmiştir.

Nazi Almanya’sı tarafından soykırıma uğrayan Yahudilere kucak açan, büyükelçiliği ve dış misyonları tarafından soykırımdan bir çok yahudiyi kurtaran Türkiye Cumhuriyeti aleyhine Ermeni olaylarının soykırım olarak Almanya Federal Cumhuriyeti tarafından adlandırılmasına gerekli her türlü tepkinin mütekabiliyet esasına göre devlet ve hükümet yetkililerince bir an önce verilmesini bekliyoruz.

Ermeni yalanlarının ve tazminat ile toprak talepleri için gerekli siyasi desteği sağlamak maksatlı, Türkiye Cumhuriyeti’nin halen yürütmekte olduğu terörle mücadele azmini kırmayı amaçlayan, kötüniyetli tüm bu girişimlere karşı Sivil Toplum Örgütü olarak üzerimize düşen her türlü girişim ve faaliyette bulunacağımızı ve gerekli hukuki mücadeleyi vereceğimizi tüm kamuoyuna, meslektaşlarımıza ve üyelerimize duyururuz.

Hukuki Mücadele Derneği Yönetim Kurulu